30 Mart 2017 Perşembe

Fatih'in Defteri



Hayallerimizdir, hayatlarımıza yön veren ve geleceğimizi şekillendiren bugünlerimizdir. Cesaret ve özveri ile attığımız her adım ise gerçeklik perdesini aralamaya bir adım daha yaklaştırır bizleri. 
Bugün hayallerinin peşinden giden güzel bir insanın çok fazla bilinmeyen bir yönüne değineceğim. II. Mehmet ya da bilinen ismiyle Fatih Sultan Mehmet, Türk ve Dünya tarihinin en önemli sembol figürlerinden biridir. Öncelikle biraz bilinenlerle başlayalım. Çağ kapatıp, çağ açan hatta gemileri karadan yürüten büyük deha. Anadili Türkçe'nin yanı sıra Yunanca, Arapça, Latince, Farsça ve İbraniceyi kusursuz şekilde konuşuyordu. Birikimiyle Amasya Sancağı’nı ihya etmiştir. Sanata, felsefeye ve musikiye karşı da ayrıca aşırı ilgiliydi. Fatih olduğunda da kendisine Bizans’tan miras kalan Antik Yunanca eserleri -müstehcen olanlar dahil- özenle korumuştur. Bizans imparatorunun cenazesine her tür saygıyı gösterecek kadar çağının ötesinde bir liderdir. Suret çizmenin yasak olduğu bir anlayışta döneminin ünlü ressamı Gentile Bellini'ye kendi portresini yaptıran bir Rönesans anlayışını temsil edecek kadar da ileri görüşlüdür. 



Edebi dili günümüze kadar ulaşan bir şairdir ve şiirlerinde yalnız dini ögeler de bulunmaz. Pozitif bilimler konusunda da muazzam bir birikime sahipti. 21 gibi genç bir yaşta Konstantipol'u(İstanbul) fethetmiştir lakin asıl önemli nokta Fetih öncesi yapılan hazırlıkların her aşamasında ordunun başında bulunmasıdır. Rivayetlerin birinde de bu konuda bir anlatı vardır. Rumeli Hisarının yapımında ilk taşı hünkarın bıraktığı ve ismini(Muhammed) surlarla yazdığı söylenir. Teknik konularda ki bilgisini de, Şahi toplarının çizimlerinde ve gemilerin karadan Haliç'in içlerine yürüterek kanıtlamıştır. Şahi topları hakkında biraz bilgi vermek isterim bu noktada;
"Bu top 8 metre uzunluğundaydı. 75 cm çapındaki güllesi 544 kilo çekiyordu. Doldurulması da haliyle üç saat sürdüğünden günde ancak beş altı kere ateşlenebiliyordu. Top yere konulup sabitlendiği zaman bir daha döndürülemiyordu. O kadar ağırdı ki yapımcısı Macar Urban bu topu kalıplara hiçbir öküz arabasının taşıyamayacağını hesaplayarak iki parça halinde döktürmüştü. Böylece zamanına göre çok ileri bir vidalı sistemle birbirine eklenerek kullanılıyordu. Nişan almak falan imkânsızdı ama hedef İstanbul kadar büyük olunca eninde sonunda surların bir tarafına bir gülle denk geliyordu. Surlara isabet ettiği anda da o noktanın tamiri gece gündüz çalışan Bizanslı duvar ustalarıyla bir haftayı bulabiliyordu.
Bu topun daha az bilinen bir başka özelliği de İstanbul’un fethinden 354 yıl sonra, 1807 yılında Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmeye çalışan İngiliz gemilerine bir el ateş edip 22 kişiyi öldürmesi ve İngilizleri geri çekilmeye zorlamasıdır. Daha sonra olayın hatırasına 1870’lerde Sultan Abdülaziz topun 1464’te yapılan bir örneğini İngilizlere hediye etmiştir. Şu an kendisi İngiltere’de, Fort Nelson Topçu Müzesi’nde sergilenmektedir."
Gelelim şimdi asıl konumuza, 1941 yılına kadar Topkapı Sarayı arşivinde bir el yazması kimse tarafından farkedilmeden bekliyordu. Ta ki Prof.Dr. Süheyl Ünver'in dikkatini çekene kadar. Süheyl Ünver 20 yıl boyunca yaptığı tetkik ve incelemeler yapmıştır. Defterin Fatih’in babası Sultan II. Murad Han dönemine ait olduğu kesindi. Yapıldığı kağıtlar da dönemin İtalya’dan getirilen kağıtlarıydı. Üstelik Hazine-i Humayun’a konacak kadar ve Sultan II. Abdülhamit’in emriyle saray mücellithanesinde ciltlenip bakımı yapılacak kadar da önem gösterilmişti. Süheyl Ünver, 20 yıl emin olamadıktan sonra sonunda 1961 yılında bu defteri “Fatih’in Çocukluk Defteri” adlı bir çalışmasıyla ilan eder. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan defter Fatih Sultan Mehmed’e dair bilinen en eski belgeleri de içermektedir. Peki Fatih’in Çocukluk Defterinde neler bulunuyor?
Tamamlanmış veya eksik pek çok tuğra denemesi
– O dönemin eserlerinde rastlanan türden pek çiçek motifi
– At başları, baykuş, leylek, kartal çizimleri
– Kanat şeklinde desenler
– Fatih’in hocalarının ve o dönem etrafında gördüğü kimselerin karikatürleri
-Sarıklı yüz çizimleri, Hıristiyan portreleri
-Eski Türkçe alfabe
-Yunan alfabesi
-Farsça beyitler



Bugünün hayalleri, yarının gerçekleridir. Fatih Sultan Mehmet'in çizimleri onun zekasına ve yaratıcı zihin yapısına dair en büyük işarettir. Fatih, cihan imparatoru olacağını o günlerden belli etmiş ve Rumeli Hisarına da çizimini yaparak, bunu taçlandırmıştır. Tuğrasını çizdiği Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye'nin hükümranı olarak, Bizans'tan İstanbul'u almış ve çağ açıp, kapatarak tarihte akışı değiştiren dehalar arasına ismini yazdırmıştır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.


2 yorum: