9 Aralık 2017 Cumartesi

Yazar Olmak Üzerine


'Bembeyaz bir kağıttır hayat
Güzelliklerle doldurmaya bak'

Bir gün hayata dair fikirlerimi merak eden olur da, ben olmazsam buralarda, okuyacağı sadece şu iki mısradır. Masumiyeti beyaz renge karışan kırmızı da arayanların arasında, rengarenk düşler kuran biriyim sadece. Bunu da bir kenara yazıverin.

Anlatılmaz şeyler vardır, sıradan bir insanı yazar yapan da budur. Kağıda ve kaleme, 'bir teselli ver, dedirtir adeta. Aralarında gezindiği ama asla içkin olamadığı kalabalıklardan, kendi krallığına geçer. Yazmak akıllı adamın işi değildir yani. Yazmak, tükenmekten bir adım geridedir çünkü.

Yazanın ufku geniştir derler ya, yalan. Yazar ufka dalmaz, ufukta gezinen bir kuş olur, rüzgara karşı kanat çırpar. Dağın yamacında, çam kokuları eşliğinde, gezinir durur. Hafiften bir meltem eser, hışırtılarında dalların, inceden bir ıslık çalınır. İşte sesi, soluğu buradan duyulur. Rüzgara karşıdır, rüzgarda çark edene karşı olduğu gibi. Ondandır elbet içinde kıvrandırıp, dışına belli etmediği yangınları.

Zordur yazar olmak, etrafında kılıçlarını çekmiş bekliyorken akbabalar. Eskinin ihtişamından eser yok şimdi, kimse oyunu kuralına göre oynamıyor artık. Eski zaman adetleri ve insanları gitti. Şövalye adabı ve zarif ayak oyunları. Oysa şimdi, eline kılıcı alan, yuvarlak masadan sandalye çekiyor altına. Hatta bununla da yetinmeyip, kahramanlık türküleri devşiriyor, ordan burdan. Masadan kalkın dostlar diyorum, tadı kalmadı artık buraların. Kaldırın kılıcınızı son kez, akıyorken kanı düşmanların.


8 Aralık 2017 Cuma

Barışın Naif Sesi - John Lennon


Takvimler 9 Ekim 1940'yi tarihini gösterirken, Liverpool'da yaşayan Lennon ailesi savaşın ortasında, çok güzel bir çocuk sahibi olurlar. Öyle bir çocuktur ki bu, ülkesi bombalar altındayken, barışın evrensel sesi olarak yoğrulacaktır hamuru. Çünkü onun şefkatli yüreği, müazzep ruhu ve keskin zekası, dünyanın acılarına karşı sessiz olmaya katlanamaz. Korkmak ve susmak değil, özgürce şarkılarını söylemektir ve mutlu olmaktı onun hayali. Milyonlarca insanın alkışını değil, milyonlarca insanın özgürlüğünü ister. Kuyrukta sıralanan savaş sevicilerin değil, barışın sesini duyurmak ister.


Hamburg’ın o pis arka sokaklarında çalarken de, Kraliçe’nin huzurunda çalarken de, aslında aynı isyanın ve tepkinin sözcüsüdür. Kimileri mücevherler içindeyken, o işçi sınıfı kahramanı olmayı seçer. Bu lümpen oyunların ve kokmuş reveransların karşısında, alay ve iğnelemelerle dalgasını geçer. Onun zekası ve yaratıcılığı karşısında, tükenir tüm entelektüel ahmaklar.


Bir adam hayal edin. Onun hayalleri, tüm dünyanın hayallerinin hem tercümanı, hem de rehberi olsun. Bir hayal edin, dünyayı sallarken şarkılarıyla, sırf barış için devleti bile karşısına alsın. Bir adam hayal edin… Hayır etmeyin, o zaten vardı ve hep var olacak. Sözleriyle, sesiyle ve nefesiyle. Dünden, bugüne ve sonsuza değin. İnsanoğlu var oldukça,  Yoko’yu tüm kalbiyle sevecek ve tüm kardeşlerini o mutlak barışa yöneltecek.