Calla Lily'ye Mektuplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Calla Lily'ye Mektuplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2018 Pazartesi

Calla Lily'ye Mektuplar - 3




Sevgili Lily,

Aklım senin yörüngende gezinen ıssız bir gezegen sanki, ne yaparsam yapayım uzak kalamıyorum. Her anım seni anmakla geçiyor; her sözüm seni düşündüğümü anlatmak için kalıbını buluyor. İçimde hissettiğim ruhani huzur, dilimde hırpani öfkeye dönüşüyor. Çelişkiler içinde kendimden kaçarak yaşıyorum, korkular içinde, seninle geçirdiğim zamanları özlüyorum. Özlem büyüyor sığmıyor içime, kemiklerimi kıra parçalaya zorluyor sınırlarımı. Oysa kokunu bile alamadım, elini tutamadım, gözlerinin içine dalıp giderek hayaller kuramadım. Üç noktayı düşündüm sen yokken, bitmiş cümlelere yeniden başlamak için de kullanılırmış aslında ama önce başlaması gerekirmiş: oysa biz hiç başlamadık: bir hayaldi yaşadığım, ben başlattım yine ben bitirdim. Sen içinde bulunduğun şartları yorumladın, kendi yolunda rotanı çizdin; kendi yolunda yük olacağını gördüklerini attın, ki hayat yolunda yürümektir ve fazla yük enerji israfıdır.

Bu acıya nasıl dayanılır bilmiyorum, tüm bedenim ona çekilirken nasıl duracağım yerimde. Tek bir kelime edemeden, sesini duyamadan yaşamak, yaşamak mıdır? İçim sökülüyor, dökülüyor ortalığa ve sırf devam edebilmek için yeni baştan topluyorum. Gücüm yok, iştahım yok, umudum yok; tüm dünya renklerini yitirdi sanki, hayat sürgün yerine dönüverdi. Bedenim çürüyor, aklım tükeniyor yavaş yavaş. Gücüm neye yeter, ellerim nereye uzanır. Senin ellerini tutmadıkça neye yarar açan çiçekler, her şafakta doğsa da güneş. Sesinde hayat var, sesinde umut var, sesinde gözyaşlarımı bile mutlandıran bir tını var. Ne etsem, nasıl etsem de açsan ellerini; ne yapsam da gülüşünü yeniden duysam. Çürük diş gibi içi boşalıyor ve kendini bırakıyor; oysa kaynağına ulaşsa bir, yeniden doğmuşçasına ayağa kalkıverir.

Seninle uyandığım sabahın düşlerini kurdum, saçlarının kokusunu sezdim yastığımda: dağılmıştı her teli, tek tek topladım; yılmadım, kokladım. Bilir misin, rüyalarımda bile seni gördüm, gecelerimi gündüzlerime kattım da, yalnızca seni düşündüm. Düşlerimi de düşüncelerimi de sana verdim; sevgi bu mudur? Değil sanırım. Hastalıklı fikirlerle sarılmış bir zihin benimki, kontrolü mümkün olmayan nevrotik krizlerin ortasında çırpınan aciz bir benliğim. Seninle bir bir açmak istedim, açtım; seninle attığım adımlarla bir şeyler öğrenmeye istedim, öğrendim. Ama attığım adımlarla senden uzağa, açtığım kapılarla ise kendi gerçeklerime savruldum.

Özlemle,
Sadık hizmetkarın S. 

21 Eylül 2018 Cuma

Calla Lily'ye Mektuplar - 2

Merhaba,

Hayatımın kırılma yerindeyim. Sana seni sevdiğimi söylüyor hatta haykırmak istiyorum. Ama düşen bir kale gibi tarihe karışmaktan korkuyorum. İçimde hissettiğim bu yoğun duygunun tarifi, şairane bir münacaat olacak galiba. Affına sığınırım.

Gözlerine baktığımda gördüğüme, yüreğim bile inanmıyorken aklımın bunu anlama çabası abesle iştigal değil mi? Ama izahı olmayan şeylerin mizahı mı olur ya da insan bunları damıtıp, kağıda kurgu aracılığıyla aktarmayı mı doğru bulur? Doğru ile yanlışın birbirine girdiği yerdeyim, affına sığınıyorum.

Ölümü de yaşamı da gördüm, sana  bakmak ikisini de aynı anda hissetmek gibi. Nefesimin kesildiğini ama böyle yaşamaya muhtaç olduğumu bilmek, arınmak için kelimelerle yüzleşmeyi gerektiriyor. Cesaretim, kararlılığım ve tüm varlığım, sonucu belirsiz bir yola teşvik ediyor beni.

Yorulmak ile tükenmek arasında ince bir çizgi vardır. Dinlenerek ve dinleyerek üstünden gelinemeyecek bir iltihap bu damarlarımdaki. Ellerinde açar çiçekler ve coşkun bir bahar yeli gibi ısıtır yüreğimi. Ben zelzeleler ortasında yıkık dökük bir gemiyi beklerim, limanlarımda yosun tutmuş şarkılar duyulur. Senin hayalin, vuslatın sesi değil hasretin türküsü müdür?

Yalnızlığın bayraktarlığını yapıyor, yalnızlığın dinini yayıyorum. Durmadan tövbe ediyor, günahın cazibesine karşı koyamıyorum. Sevmek insanın kendine ihaneti, kendine sapladığı zehirli hançeridir. Şimdi açsam kollarımı, tutsam göğü önüne sersem, adım attığın yerlerde güller açar, yolun yıldızlara varır. Ufuk çizgisi bakışlarında başlar, kalbimin atışlarında biter. Konuşsam ve döksem içimdeki saklı olanı, kan olur yağar bulutlar.

Tut ellerimden, aşalım yıldızları. Tut ellerimden, silelim göğün bedeninden ihanetin izlerini. Bak gözlerime, orada sen varsın. Dinle evrenin şarkısını, sözleri seni anlatır. Güneşin yüzeyine değmişçesine kor ateşler yanan, uzayın dipsiz çukurlarında kaybolan aciz sevdamı huzuruna kabul et.

Affına sığınırım.