Gündemde birkaç günden beri TRT(Türkiye Radyo
ve Televizyon Kurumu)'nin düzenlediği "Bir Fikrim Var" isimli yarışma Programı var. Çünkü Gıda Mühendisi Kübra Ağca ve Organik Hoşaf projesi, istisnasız herkes
tarafından konuşuluyor. Sözcü yazarı Soner Yalçın da, yapılan bazı eleştirilere
cevaben köşesinde şunları söylemiş;
Adı Kübra Ağca.
Adı Kübra Ağca.
TRT'de düzenlenen “Bir Fikrin mi Var” isimli
yarışmada “organik hoşaf” projesiyle
finale kalması sosyal medyada infial yarattı!
Genç Kübra'nın
hoşaf üretim projesi, pastörize etmeden raf ömrünü uzatmaktı.
Eğer…
Kübra Ağca, katkı maddesiz raf ömrü uzun doğal bir içecek
buldu ise, bu büyük buluştur. Diğer yarışmacıların hakkını yemek istemem ama
yapım şirketinin açıklaması doğru ise Kübra'nın
hakkı birinciliktir.
Soner Yalçın ayrıca, eleştirileri yapan insanları
da, gericilikle ve Gardrop Muhalefeti yapmakla suçladı ayrıca yazısında örnek
alınması için Fransa Peynir Hareketini işaret etti. Soner Yalçın'a öncelikle
yazısında ki olumlu yönleriyle yanıt vermek lazım. Hormonlu ve katkı maddeli
yiyeceklerin, kalp ve damar rahatsızlığı ve kanser gibi birçok hastalığa sebep
olduğu hepimizin malumu. Bu konuda verdiği örnekler de gayet yerinde. Ayrıca
projenin katkı maddeleri olmadan doğal raf ömrünün yükseltilmesi odaklı yönü de
takdire şayan. Lakin Soner Yalçın'a ve yarışma sorumlularına sormak lazım.
Yıllardır Tübitak denilen sözde bilim kurumunun kabul etmediği projelerin,
Amerika ve Avrupa'da el üzerinde tutulduklarına şahit oluyoruz. Eğer burada
amaç gelişimse, o projeler neden kabul görmedi? Ayrıca ilgili kurum formatın,
bilim değil girişimcilik odaklı olduğunu belirtti açıklamasında. Bilim ile
girişimciliğin farkını da açıklasalarmış keşke. Dünya silikon vadisindeki genç
bilim insanlarının buluşları ile evriliyor artık. Girişimcilik bilimin
ticari ayağı ise, bilim ile ticaretin farkı nedir? Amerika eğitim sistemi
çökmesine rağmen, sırf maddi ve manevi yatırımlarla, bilim ve ekonomisini
büyütüyor. Bilimsel gelişmeleri takip etmeden, neyin girişimini yapacaksınız?
Bilim ve akıl olmadan, girişimcilik mi olur? O projeyi ortaya çıkaran kişi de
bir bilim insanı değil midir? Seçici Jüri hangi kıstaslara göre orada ve seçim
yapıyor? Papaz Eriğini, imam eriğine çeviren aleti seçen jüriden farkı nedir?
Ayrıca diyanet işlerine ve kendilerine(TRT) verilen onca
paranın kaç lirası girişimci bir icraatte kullanıldı? Burada asıl nokta Hoşaf
değil, boş laftır. Soner Yalçın Gardrop Muhalefetini de bundan ötürü
dillendirdi sanırım. İnsanların giyimine ya da kişisel seçimlerine eleştiri olmaz
zaten bu hakarettir. Ama yıllardır gencecik insanların hakkı yenirken ve beyin
göçü artık norm haline gelmişken, böylesine tepki gösterilmesini yadırgamamak
gerekir. Ayrıca konuyu yine maneviyata getirip, asıl görülmesi gerekenin üstüne örtmeyin. Ortada haksızlık ve usul hatası varsa, bunu dillendirin. Gardrop edebiyatı yapmakla suçlarken, mağdur edebiyatını da bırakın. Mini etekli kadının yediği tekme için de bunu söyleyebiliyorsanız, konuşun.
Celal Şengör Hoca Genç Bakış'ta şu
cümleyi kurmuştu; Ya bilimi adam gibi öğreneceksin ya da bilimden gelen adama
saygı göstereceksin." Soruyorum sözüm ona ilerici size, Bilimin böylesine
pespaye hale getirildiği ve bilim insanlarının çarmığa gerildiği bir ülkede,
siz Fransız Peynir hareketinden önce başka olaylara da değinin. Mesela çok uzağa da gitmeyin, Fransız Aydınlanma hareketi gibi. Bilimi çer çöp yapın
ve ardından yaşanan onca skandala tepki verilince, kıvrak kelime oyunlarıyla
aşağılayın. Bilim değil girişimcilik yarışması denmesi bile ironikken, hala bu
formatın çıkardığı şeyi aklama çabanız rezalet. Ortada bir icat varsa bunu bilim
kurulu incelemeli ve patentlemelidir. Avrupa'da da diğer ülkelerde de bu iş böyle yapılır. Bir icat yapıldı mı, başvurulur. Patent alınır ve ödenek için başvurulur. Ödenek alınırsa, bu proje zamanla seri üretime başlar. Lakin orta oyunu gibi dönen ve bilim dair her
kavramın içinin boşaltıldığı bu günlerde, böylesine bir meddah oyununun da bilincinde olunması gerekir. Eğer sen televizyonda magazin programı formatında
girişimcilik zırvalığı yaparsan; Dünya uzaya çıkarken sen, hoşafını içer, eriğini yer öylece seyredersin.