9 Ağustos 2017 Çarşamba

Organik Cehaletten, Organik Hoşafa...



Gündemde birkaç günden beri TRT(Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu)'nin düzenlediği "Bir Fikrim Var" isimli yarışma Programı var. Çünkü Gıda Mühendisi Kübra Ağca ve Organik Hoşaf projesi, istisnasız herkes tarafından konuşuluyor. Sözcü yazarı Soner Yalçın da, yapılan bazı eleştirilere cevaben köşesinde şunları söylemiş;
Adı Kübra Ağca.
TRT'de düzenlenen “Bir Fikrin mi Var” isimli yarışmada “organik hoşaf” projesiyle finale kalması sosyal medyada infial yarattı!
Genç Kübra'nın hoşaf üretim projesi, pastörize etmeden raf ömrünü uzatmaktı.
Eğer…
Kübra Ağca, katkı maddesiz raf ömrü uzun doğal bir içecek buldu ise, bu büyük buluştur. Diğer yarışmacıların hakkını yemek istemem ama yapım şirketinin açıklaması doğru ise Kübra'nın hakkı birinciliktir.

Soner Yalçın ayrıca, eleştirileri yapan insanları da, gericilikle ve Gardrop Muhalefeti yapmakla suçladı ayrıca yazısında örnek alınması için Fransa Peynir Hareketini işaret etti. Soner Yalçın'a öncelikle yazısında ki olumlu yönleriyle yanıt vermek lazım. Hormonlu ve katkı maddeli yiyeceklerin, kalp ve damar rahatsızlığı ve kanser gibi birçok hastalığa sebep olduğu hepimizin malumu. Bu konuda verdiği örnekler de gayet yerinde. Ayrıca projenin katkı maddeleri olmadan doğal raf ömrünün yükseltilmesi odaklı yönü de takdire şayan. Lakin Soner Yalçın'a ve yarışma sorumlularına sormak lazım. Yıllardır Tübitak denilen sözde bilim kurumunun kabul etmediği projelerin, Amerika ve Avrupa'da el üzerinde tutulduklarına şahit oluyoruz. Eğer burada amaç gelişimse, o projeler neden kabul görmedi? Ayrıca ilgili kurum formatın, bilim değil girişimcilik odaklı olduğunu belirtti açıklamasında. Bilim ile girişimciliğin farkını da açıklasalarmış keşke. Dünya silikon vadisindeki genç bilim insanlarının  buluşları ile evriliyor artık. Girişimcilik bilimin ticari ayağı ise, bilim ile ticaretin farkı nedir? Amerika eğitim sistemi çökmesine rağmen, sırf maddi ve manevi yatırımlarla, bilim ve ekonomisini büyütüyor. Bilimsel gelişmeleri takip etmeden, neyin girişimini yapacaksınız? Bilim ve akıl olmadan, girişimcilik mi olur? O projeyi ortaya çıkaran kişi de bir bilim insanı değil midir? Seçici Jüri hangi kıstaslara göre orada ve seçim yapıyor? Papaz Eriğini, imam eriğine çeviren aleti seçen jüriden farkı nedir? Ayrıca diyanet işlerine ve kendilerine(TRT) verilen onca paranın kaç lirası girişimci bir icraatte kullanıldı? Burada asıl nokta Hoşaf değil, boş laftır. Soner Yalçın Gardrop Muhalefetini de bundan ötürü dillendirdi sanırım. İnsanların giyimine ya da kişisel seçimlerine eleştiri olmaz zaten bu hakarettir. Ama yıllardır gencecik insanların hakkı yenirken ve beyin göçü artık norm haline gelmişken, böylesine tepki gösterilmesini yadırgamamak gerekir. Ayrıca konuyu yine maneviyata getirip, asıl görülmesi gerekenin üstüne örtmeyin. Ortada haksızlık ve usul hatası varsa, bunu dillendirin. Gardrop edebiyatı yapmakla suçlarken, mağdur edebiyatını da bırakın. Mini etekli kadının yediği tekme için de bunu söyleyebiliyorsanız, konuşun.
Celal Şengör Hoca Genç Bakış'ta şu cümleyi kurmuştu; Ya bilimi adam gibi öğreneceksin ya da bilimden gelen adama saygı göstereceksin." Soruyorum sözüm ona ilerici size, Bilimin böylesine pespaye hale getirildiği ve bilim insanlarının çarmığa gerildiği bir ülkede, siz Fransız Peynir hareketinden önce başka olaylara da değinin. Mesela çok uzağa da gitmeyin, Fransız Aydınlanma hareketi gibi. Bilimi çer çöp yapın ve ardından yaşanan onca skandala tepki verilince, kıvrak kelime oyunlarıyla aşağılayın. Bilim değil girişimcilik yarışması denmesi bile ironikken, hala bu formatın çıkardığı şeyi aklama çabanız rezalet. Ortada bir icat varsa bunu bilim kurulu incelemeli ve patentlemelidir. Avrupa'da da diğer ülkelerde de bu iş böyle yapılır. Bir icat yapıldı mı, başvurulur. Patent alınır ve ödenek için başvurulur. Ödenek alınırsa, bu proje zamanla seri üretime başlar. Lakin orta oyunu gibi dönen ve bilim dair her kavramın içinin boşaltıldığı bu günlerde, böylesine bir meddah oyununun da bilincinde olunması gerekir. Eğer sen televizyonda magazin programı formatında girişimcilik zırvalığı yaparsan; Dünya uzaya çıkarken sen, hoşafını içer, eriğini yer öylece seyredersin. 

32 yorum:

  1. Süper bir eleştiri yazısı olmuş.Kafası çalışan beyinlere başka ülkeler ödül verdikçe beyin göçü de doğal olarak önlenemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle ve bilime bakış da acınası halde.
      Sevgilerle :)

      Sil
  2. beyin göçünü önemsemekle birlikte , en önemli gördüğüm artık göç edecek bir beyini bile yetiştiremiyor olmamız ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle çok doğru bir noktaya değindiniz. İnsan bunları gördükçe üzülüyor :(
      Yorumunuz için teşekkürler, sevgiler :)

      Sil
  3. Türkiye'de görmezden gelinip başka ülkelerde el üstünde tutulan projeleri/fikirleri görünce yüreğim burkuluyor. Ne yazık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmukabelei hepimiz üzülüyoruz maalesef :(
      Yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
  4. Aaaa! Soner Yalçın o kıza arka mı çıkmış? İnan ilk kez şu an senin yazında öğrendim. Soner Yalçın'a çok ama çok şaşırdım.
    Katkı maddesiz raf ömrü uzatacak bir şey bulacak kadar biyoloji, kimya bilgisi var mıymış ki bu kızın? Bir kere onu bilmiyorum.
    Ayrıca hoşaf sütlü bir ürün değil, buzdolabına koy hiçbir şey olmaz. Zaten bozulmaz isteyen nine, haminne gibi yaşlılara sorsun. Hoşafa ne olur ya şekerli su. Kaynatılıyor da. Buzdolabında 1 yıl kalsa hoşaf bozulmaz. Denemesi bedava.

    Süt ya da süt ürünü olsaydı ve gerçekten katkı maddesiz bozulmasını önleseydi başka..
    Ayrıca diyelim ki, onu buldu. Alzheimer hastalarına çip mi önemli? Katkı maddesiz koruma mı? Bence ilki daha önemli, birincilik alzheimer için icat yapan çocukların hakkıydı. Bal gibi yediler diyorum.
    Ve sen de söylemişsin şimdiye kadar pırıl pırıl projeleri görmezden geldiler, başka ülkeler kaptılar. Git ya, bunların derdi kafası türbanlı olsun...

    Ellerine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkı maddesiz besin de önemli bir konu elbette ama sorun o değil Müjde Ablacığım. Yarışmanın yapısı ve diğer tüm etmenler çok komik. Ayrıca Soner Yalçın'ın yaklaşımı da çok taraflı. Kimsenin yediğine, içtiğine veya giydiğini umursamam ama belirli bir kesim üzerinden sürekli mağdur edebiyatı yapılması rahatsız edici. Bilim yarışmasını, bilim kurumları yapar ve bilim insanları seçer. Lakin yarışma, yetenek sizsiniz'den hallice. Hoşaf ile ilgili söylediklerin de aslında yazıya parantez içinde konulabilecek derecede önemli. Bu konuda da seninle benzer düşünüyorum. Eğer başka bir besin maddesinde bu yapılsaydı, Soner Yalçın'la da aynı fikirde olurdum.
      Yorumun için teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
    2. İnan hoşaf 1 yıl kalsın zaten bozulmaz. İçinde süt yok çünkü. Resmen kafayı yemişler. Denemesi bedava:) Şekerli suyu koy buzdolabına 10 yıl sakla yine şekerli su...:)))

      Sil
    3. Bu tip olaylar ilk değil emin ol Müjde Abla. Liyakatin yerini iltimas aldığı için de artık yadırgamıyorum :)

      Sil
  5. Ülkemizin gençleri birbirinden değerli projelerin sunumunu yaparken, organik hoşaf ve papaz eriğini imam eriğine çeviren alet gibi projelerin onları sollaması kabul edilemez ki organik hoşafa bir yere kadar eyvallah erik şeyisi tam saçmalıktı, bir de zikirmatik projeleri var :/ Alzheimer hastalarına çip takılması ve pıhtılaşma sağlayan yara bandı projelerinin ve benzerlerinin bu ülkede önemsenmeleri ve ödüllendirilmeleri dileğiyle, sevgiyle kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım temennilerimiz gerçekleşir, sevgilerle :)

      Sil
  6. Duygulara tercüman bir eleştiri yazısı olmuş. Eline sağlık. :)

    YanıtlaSil
  7. Merakla ve ilgiyle okudum yazınızı, hoşuma gitti. Çevremize baktığımızda görebilmeliyiz bazı şeyleri. Her şeyi görebilme imkanı olmadığı için bazı şeyleri dedim çünkü o kadar hızlı değişiyor ki her şey, dünya bile hıza yetişemezken, bizim birey olarak her şeye yetişmemiz elbette mümkün değil.
    Bilim de öyle, bir bilim adamı tek alanda uzmanlaşır ve üretim yapar. Şikayet etmek hoşuma gitmeyen şey ama maalesef bizde de şikayet edilecek şeyler çok fazla. Her zaman her şey bir anda karanlık, bir anda da aydınlık oluveriyor. Bir istikrara kavuşmamız lazım, toplum olarak.
    Kaleminize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız, özellikle üretim ve bunun pazarlanması konuları elzem. Teşekkür ederim, sevgilerle :)

      Sil
  8. Çok yerinde bir eleştiri yazısı olmuş. Oradaki jürilerin neye göre hangi geçmişiyle seçildiğini ben de bilmiyorum. Ayrıca hoşaf seçilirkenki jürilerin yorumu çok mantıklı. Ayrandan girip hoşaftan çıkmak çok bağlantılı oldu. 40 yıl düşünsem bulamam. Açıkçası ülkemizde aslında o kadar güzel dehalar ve projeleri var ki bunlar hiç gün yüzüne çıkarılmıyor, desteklenmiyor. Haliyle beyin göçü yaşanıyor. Tabi ki bunlar hep politik strateji.

    Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef dayısı olmayanın, yarını da olmuyor :(
      Asıl ben teşekkür ederim, sevgilerle :)

      Sil
  9. Artık her şey oyuncak oldu sanki. Abesle iştigal bunlar. Geri geri gitmeye devam. Bakalım daha ne saçmalıklara imza atacaklar, biz de sinirden şişip duracağız. Sen gayet güzel açıklamışsın. Bir delinin kuyuya taş atması, kırk akıllının çıkaramaması bile bundan manalı. Evcilik oynuyorlar. Bakalım daha neler görüp, duyacağız? Düşüncelerine ve eline sağlık Emre. Sevgiler oğlum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir delinin kuyuya taş atması, kırk akıllının çıkaramaması örneği gerçekten çok doğru. Bakalım yarınlar ne gösterecek.
      Teşekkür ederim Ablacığım, sevgiler :)

      Sil
  10. harika bir yazı Emre, gündemdeki maalesef bizi hiç bir yere götürmeyecek anlamsız, popülist bir tartışma, ama senin bahsettiğin gibi çok daha anlamlı meseleler var, neden tübitakın geri çevirdiği projeler yurt dışında ödül kazanıyor ve ülkemizde adeta bilimden uzak durulmaya çalışılıyor, neden öğrencilerimiz matematik, fen, okuduğunu anlama sıralamasında dünya listesinin en sonlarında??? eline sağlık, sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soru çok ama muhattab yok maalesef :(
      Teşekkür ederim dostum, sevgiler :)

      Sil
  11. Program hakkında hiçbir fikrim yok. Ancak yazınızın içeriğindeki elestiriler son derece yerinde. Beyin göçü , hala insanların görünüme göre davrandiginin düşünülmesi...artık yorulduk bunlardan.
    Paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız ve enerjimizi daha yararlı işlere harcamamıza da fırsat verilmiyor :(
      Yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
  12. ''Eşek hoşaftan ne anlar'' atasözü uygun düşer.
    Harika bir yazı olmuş, tebrikler.

    YanıtlaSil
  13. Merhaba, keşif etkinliğinden geliyorum, ve sizi takibe aldım. Ben de beklerim, sevgiler...
    https://sertacsamur.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  14. beyin göçüne çok üzülüyorum ama giden gençlerimizi de suçlayamıyorum:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef onların burada kalması bence daha üzücü :(
      Yorum için teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil