4 Şubat 2019 Pazartesi

Yazmak Üzerine


-I-

İçim eziliyor ve çaresizlikle sınanıyorum. Ne aşk, ne hayat gailesi, ne de öfkenin peşinde koşabiliyorum; kopmuş sanki içimden tüm bağları ve tutunmaya çalışan köklerine değin, çürümeye terk edip, gidiyor. 

-II-

Gece çöktüğünde ve karanlıkta sessizlik belirginleştiğinde; adımlarım gölgelerin arasına karışır. Ellerimden tutarlar ve bambaşka alemlere taşırlar. Zihnimi açan da gölgelerdir zaten. Bu resimleri seslerin arasına çıkaran, ardından kalemime mürekkep diye damıtan; yazdıklarımı bu kadar derinden gelir, duyabilirsin çırpınışlarını.

Ama yazmak bir varoluş şekli ya da reçetesinden, bir gelir kapısı ve reklam aracına dönüşmüşse: işte o zaman, tiksinti verici bir hal alır. Senin acılarını bayat bir üslupla taklit eden aşağılık mukallitlerin sözleri muteber sayılırken, senin yüreğinden serptiğin ucuz bir melodram olur. Mısralarında ya da satırlarında kalbinin atışları duyulanların, yerini görkemli gölgeler alır. Duyguların tahribi çürüyen evin duvarları gibi rutubet kokuları içinde yaşadığın hissini verir ama acının yerini ajite edilen sözler alıverir. Bu dram değil de nedir?

Her nehir yatağında akmalı; hem demir kendi suyunda dövülmeli; yazmak da yaşamayacak olanlara ait, mahsus olmalı. Eğer bir şeyi yapmadan yaşayabilirsen, onu yapman yaşayamayacak olanın hakkını çalmaktır. Fakat kalitesizliğin ve cehaletin yücelttiği çağımızda, çapsızlık ilkesel bir hareket olmuş durumda. Ey uğruna çağlar atlanan medeniyet! Soysuzların dilinden düşmüyorsun; Ey uğruna kandan nehirler akıtılan Medeniyet! Gömdüğün kurbanlarının omuzlarında yükseliyorsun!

-III-

Dostoyevski ve Nietzsche aynı soruyu sormuş: Tanrının mı insanı yaratması; yoksa insanın mı Tanrı'yı yaratması suçtu? Oysa sorulması gereken şuydu; insanın kendi yarattığı tanrıya tapması mı yoksa, kendi yarattığı halde bunu bile anımsamaması mı? İnsanın günahı, başkalarının gerçeklerine göre yorumlanır. Para tanrı ise, zengin olan cenneti satın alır. Tanrı yeryüzünden göğe yükseldi, yanına İsa'yı aldı; insan kendi tanrısını yaratınca, yalnızlığına bahaneler aradı. Oyuncağını paylaşmayan bir çocuğa değil de, Tanrı'ya yalvaran ama acılar içinde kıvranan bir çocuğa bak! Savaşların en onurlusu, yürekten dökülen gözyaşı gözyaşını vicdanıyla başbaşa kalanın içinde olanıdır aslında. 

24 yorum:

  1. Haklisin..önüne gelen yazar oldu

    YanıtlaSil
  2. Merhaba ☀️ Kendi sayfamda yorumlara cevap veremiyorum bir sorun var gidemedim bir türlü teşekkür ederim siteme uğruyosun yorum bırakıyorsun. Şimdi sayfanda biraz dolaşacağım çok güzele benziyor ellerine sağlık

    YanıtlaSil
  3. hımm, yaşamadıklarımızı yazıyoruz sanıyorum. yaşadıklarını yazanlar da var tabii :) ama yazmak bencesi, yaşamadığını veya yaşayamadığını yazmak şeklinde oluyor. hiç kimsenin yaşamadığını yazarsan da o da olmuyor, istedik diye hiç kimsenin yaşamadığını yazarsak o da belki yazı değil başka şey oluyor. aslında sinemada da öyle. yani bencesi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yorumlamışsın dostum, elbette kişisrl kanaatin belirleyici etken :)

      Sevgiler 🍀

      Sil
  4. Yazmak bir varolus amacindan maddiyata dönüsürse. Iki yönlü düsündüm. Yazdiginin sonucunda bir kitap gibi, gelir de elde ediyorsan bu dogru bir sonuc. Ancak kalbini dökerek anlattiklarini baskalari kendi düsüncesiymis gibi calip yazarsa kötü. Zaman zaman basima geliyor ve beni en cok üzen bu tarz hirsizlik. Bir uzvum calinmis gibi oluyor cünkü onlar nette buldugum degil kalbimden döktügüm satirlar oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef günümüz edebiyat dünyası kibirli ve acımasız insanların ego tatmini aracına dönüşmüş durumda. Edebi kaygı, estetik zevk ya da içten yazım beklemek zaten abes.

      Sevgiler 🍀

      Sil
  5. Düşüncelerinin Hepsi ne katılıyorum.Ise reklam ya da başka amaçlar girince okur bunu farkediyor.
    Betimlemelerin çok güzel olmuş:)

    YanıtlaSil
  6. heeey yaaa senin kitap dabbe lanetliler miii. wadped öyle mi. basıldı mı yaaa, bilmiyoduuum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de şimdi öğrendim valla, üç harfliler musallat olmasın da :)

      Sil
  7. Yazan herkesin yazma nedeni farklı..Kimine göre para, kimine göre tanınma, kimine göre paylaşma, kimine göre de terapi..Sanırım sonuncusu benim nedenimi anlatıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, sebepler çok ama eylem tek. Bakalım ne olacak sonumuz :)

      Sil
  8. Kendi için yazanlardansin, ben eminim 😊 emeğine sağlık ☘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnceliğin için teşekkür ederim 😊 sevgiler 🍀

      Sil
  9. Para,her dönemde güç unsuru.Sokrates zengin olsaydı belki de idama mahkum edilmezdi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para mutlak hakim ama Sokrates'in akıbeti hususunda bir şey diyemem :)

      Sil
  10. Çok güzel bir deneme olmuş.. Oldukça anlamlı ♥
    Kalemine sağlık..

    YanıtlaSil
  11. Yazmak çok güzel bir şey. Çocukluğumdan bu yana yazdıklarımın bir kısmı maalesef kayboldu. Şayet kaybolmasaydı ben de kitap olarak çıkarabilirdim belki. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım bir gün kitabınız olur :) sevgiler 🍀

      Sil
  12. Merhaba profiliniz hala google plus artık blogger profilini yapsanız iyi olur sizi bulmak zorlaşır sonra :).
    Değerli yazı içinde teşekkürler.

    YanıtlaSil