Savaşların
ateşli destekçileri, ve de savaş bezirganlığı yapmayı kutsi bir vazife olarak
adlandıranlar, dökülen kanlardan beslenen kan içici mahlukatlardır. Savaşlar ne
kimseyi yüceltir ne de hiçbir insana şahsiyet kazandırır. Savaşmak bir meslek
değildir ya da hiçbir millete mensup birey savaşçı vasıflarıyla
doğmaz. Hiçbir din, dil, ırk, siyasi rejim, bayrak ya da başka herhangi
bir kavram insan ölümünü meşru hale getiremez. Savaşlar nefretin,
kokuşmuşluğun, alçaklığının daimi gölgesidir.
Savaş,
yüreklilik değil korkaklıktır.
-Edmund
Burke
Hadi konuyu biraz açalım. Askerlerle başlayalım.
Büyük
Frederik der ki; Eğer askerler düşünmeye
başlasaydı, orduda kimse kalmazdı.
Hadi onlara biraz beyin fırtınası yaptıralım.
Askerler neden tek tip giyinir? Neden hep
aynı şeyleri yapar ve söyler? Neden farklılık cezalandırılır? ? Neden en büyük
asker bizim askerdir? Neden öldüğü bilinmeyen gencecik bir bedenden vatan nasıl
sağ olur? Neden sadece kendinden daha eski ya da daha ihtiyar diye başka bir
insana koşulsuz itaat ettirilir?
Sadece onlara kızmakta olmaz. Neden farklı düşünmek,
giyinmek, konuşmak, okumak, yazmak, yemek, içmek yani kısacası farklı yaşamak
sakıncalı bulunur?
Biraz düşünün bakalım.
Savaşlar yaşlı adamlar için genç adamların çarpışmasıdır.
-Halk Deyişi
Savaşta, kazanan değil, farklı şeyleri kaybedenler vardır. Kimisi canını kimisi de vicdanını yitirir. Bütün
siyasi figürleri düşünün. Kocaman kocaman laflar ederler. Her gün dünyayı
kurtarır. Her gün yeni gezegenler keşfederler. En bilgili, en mütedeyyin, en
ahlaklı, en ileri görüşlü onlardır. O kadar ileriyi görürler ki geri dönüp
bugüne gelirler.
Biri
artizlik mi yaptı? Hemen yiğit, aslan, cengaver ordusunu alıp, yakıp yıkarlar
ve kazanırlar. Çünkü onlar mükemmeldir. Televizyonla, futbolla, dinle kandırırlar ve vatan(!) için gencecik bedenleri ölüme gönderirler. Vatan dediğin içinde umutla çarpan yürekler varsa vatandır. İçinde ki her insanın ölü olduğu yere vatan değil kabristan denir.
Stalin'e göre bir insan ölürse cinayet olur, bir milyon ölürse istatistik.
Siyasilerin ve silah tüccarlarının kendi çıkarlarını ve faydacı tutumlarını sürdürmek için, düzenledikleri kurban törenlerine savaş denir.
Bütün savaşları dövüşemeyecek kadar korkak olan bu yüzden de kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.
-Emma Goldman
Sizin hiç zengininiz öldü mü siperde?
Bizim hep fakirler öldü.
Biz vatandaş bile değiliz aslında sadece rakamlarız birkaç milyon sayılamayan. Bizler küsüratlarız, toz zerrecikleri atom altı kuark tanecikleri.
Bu vatan bizim değil, nice savaşlar toprak için değil, vatan plazalarda, yatlarda, villalarda 1884 yılından kalma güney Fransadan getirdiği şarabını yudumlayan rahatseverlerin, toprak ise, masum canlıları evlerinden canlarından söken, orman katili, inşaatseverlerindir. Yani vatan, birilerinin sülalesi sırça köşklerde gırtlağına kadar lümpenlikte yüzerken, avam halkın(!) yani bizlerin yani fakirin evladının ölmesiyle sağ olabilen bir canavardır.
Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.
-Jean Paul Sartre
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder