25 Nisan 2017 Salı

Denemeler - 6



-I-


Konuşuldukça unutulan şeylerden biri de yalnızlığın kendisi olmuş durumda. Yara kaşındıkça akan irin iyileştirmiyor hatta daha da hasta ediyor. Yalnızlık da diğer tüm kelimeler gibi, obur çağın müsrif insanları tarafından çöplüğe süpürülüyor. Nitelik kaybediyor ve niceliği üzerinden laf salatası yapılıyor. ‘Yalnızlık, müziğin bile seni dinlemesidir’ sözünden amaçsız bir bulunma halinin yoksunluğunu ifade biçimine dönüşüyor. Kelimelerin anlamlarını böylece kaybettiği bir dünyada, dile dökülen hangi duygu ya da düşüncenin hükmü olur? Sevgi, saygı, sadakat veya hoşgörü, şekilci bir güruhun atıştırdığı çerezlerdir sadece.



-II-


Boş bir odada ve loş bir ışığın nazarında oturup, dışarıda amaçsızca gezinen insanları izliyorsak eğer senin şiir vaktin gelmiş demektir. Gece örtüsünü düşleriyle yıkar ve aklının surlarına asar. Şiiri şair, şairi ise yalnızlık ve yalanlar doğurur. Yalnızlık insanın kendisine mektup yazmasıdır, mührünü de kanıyla vurur. Sessizlikte söylenen tüm sözler, insana kimi zaman duvarda izler bırakacakmış gibi hissettirir. Ayın şavkı vurdu mu yüzüne, boyası akıp  sanki geriye
sadece sözcükler kalacak.


-III-

Yalnızlığı anlatayım size, beni iyi dinleyin. Asıl yalnızlar, ‘yalnızım’ diyenlerdir sanmayın. 
Anlatamamak değildir onun yoksunluğunu yaşadığı. Anlatmak ile anlaşılmak arasında sıkışmaktır aklında kımıldanan kurtlara sebep. Yalnızlaşır insan elbet ama kalabalıklar içindedir onun yalnızlığı. Yalınlaşmaktır yani bir nevi. Çünkü birbirine benzer tüm yalanlar tıpkı insanlar gibi. Çünkü insanlar yalanlarıyla yaşamaya alıştılar. Bizler ise yalnızlaştık ve insan yeterince yalnız kalınca, yalnızlığıyla bir şeyler paylaşmaya başlar.


-IV-


Kelimelerle raks edercesine dolaşan bu mısralarda ki yaşam izlerimdir. Silinmez izler bırakmaya yelteniyorum. Ay ışığı ve yakamoz, penceremde buğulanır onun bakışları. Ah o yüreğimden çalıp götürdüğün umut mudur? Saklama gözlerini ölüm bizi bekler, ah o ardında bıraktığın yaşlar sevginden arda kalanlar mıdır? Biz bir bütün müyüz, parçalandığımız yerlerden birbirimizi bulacak mıyız? Kırıldıkça, yaralarımızı onaracak mıyız? Bedenimiz bir kalabalıkta süzülüyor olabilir lakin Kafka’dan beri yalnızlığımız insanlarla kuşatılmadı mı sence de?

Anlatmak kolaydır, anlaşılamamaksa dehanın bitimsiz lanetidir…



6 yorum:

  1. Bir süredir yoktunuz ama izlerini çabuk kapatmışsınız:) denemeler harika, uzun düşünüşlerin sonucu olduğu görülüyor, devamını bekleriz..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, çok incesiniz :)
      Umarım hakkını veririm beklentilerinizin...

      Sil
  2. Merhaba. Çok beğendim. "Yalnızlık insanın kendisine mektup
    yazmasıdır" ne kadar da doğru. Bayıldım bu ifadeye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim :) Özdemir Asaf'tan alıntıdır söz :)

      Sil
  3. Hoşgeldin Emre'ciğim, yalnızlık konusunu ne güzel dile getirmişsin, kalemine sağlık. Epeydir yoktun anlaşılan bu yokluk yaramış kalemine. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, çok kibarsın abla :)
      Koza dönemi oldu diyelim, umarım gerisi de gelecek :)

      Sil