-I-
Beni var eden ya da başka bir deyişle varlığımın tozlu sayfalarının arasında gezinirken, harcadığım zamanımı anlamlandıran tüm kelimelerin; tozlu kınlarından özenle sıyrılmış hançerler olduğunu düşünüyorum. İşlemeli ahşap sandıklarında saklanmış ve asırların nefretiyle bilenmiş, zehrini damarlarımda hissediyorum. Nerede başlamış ya da nerede bitecek bu oyun? Perdeleri kim çekecek, kim söndürecek güneşi ve kim öldürecek içimde yaşayıp giden seni?
-II-
Keşke dememek için yaptıklarımdır, bana en çok 'keşke' dedirtenler. Pişmanlaştıktan kaçmaya her yeltenişim, her geçen gün daha da fazla aşikar etti kesin hükmümü. Ben o bildiğin 'ben' değilim artık. Kabuğumun içinde ağır aksak çürüyen unutulmaya yüz tutmuş, bir şair müsveddesinden ibaretim. Beni sıradanlaştıran da işte bu farkındalığım ve kendinden uzaklaştıkça kopuklaşan bağlar insana sözcüklerinin ardındaki tini gölgelemeyi salık ediyor. Sen varsın, kelime var ama manaya dair tek bir iz bile bulamazsın. Ne olacak peki, kim kurtaracak kaybolanı, mutlak düşüşe mahkum mudur insan?
-III-
İnsan bir kere sustu mu, anlam kazanmaya başlarmış söylediği sözler. Bir kere sustun mu, sessizliğinde yalınlaşır ve kalıbına oturur fikrin. Sevgi gibi, söylenenler değil hissedilenler belirler ve şekillendirir barındırdığı anlamın mahiyetini. Lakin insan en çok yalanı kendisini söyler ve her seferinde yeni baştan başlar bu oyuna. İnsan zihnini ne denli açarsa, yüreğini de o denli mühürler dünyaya.
-IV-
Susmak ve acı çekmek; sustukça ne çok konuşuyormuş sahi insan. Kalabalıklaştıkça yalnızlaşan ve yalnızlaştıkça kabuğuna bir parça daha kaybettiği masumiyetinden serpen her insan gibiydim. Çünkü; susmuştuk ve her insan bir parça sessizliğe mahkumdur. Kapıları kapanmıştı şehrimin ardına kadar. Sisli bir gece, rutubetten tavanı çökmeye müsait tek gözlü bir evde kaybetmiştim çocukluğumu. Karanlıkta aydınlığın ölümünü müjdelemişti geçmişimin birikmiş yargıları. Şimdi; zamanı şekillendiren kavramlardan vâreste, bulutlara kanat çırpan bir kuşun kanadındayım. 'Ben kimim', soru sormayı bırakın artık. Sizleri siz yapan da öldürdüğünüz yaşamlarda saklı.
"Keşke dememek için yaptıklarımdır bana en çok keşke dedirtenler" demişsiniz. Ama yapmasanız da o sizi içten içe hep kemirecekti. Yani, "Yapsaydın, deneseydin acaba ne olurdu?" sorusunun sürekli zihninizde gezmesi de çok yorucu değil mi? Aslına bakarsanız ben de "keşke" dememek için birçok şey yaptım. İtiraf etmeliyim ki bazılarının sonu da kötü oldu. Fakat bazıları da denemeye değdi. Sevigler.
YanıtlaSilÖncelikle yorumunuz için teşekkür ederim :)
SilBen şahsen artık denemeye gücü kalmayan, çirkin ve hastalıklı bir adamım. Keşke demekten ve bir şeylerin arayışında bulunmaktan yoruldum. Sanırım bunun dışavurumlarını yaşıyorum.
İyi günler dilerim :)
Lütfen denemekten vazgeçmeyin. İnsanız, yoruluyoruz, evet biliyorum ama denemekten vazgeçersek olmaz. Kendinizi de öyle nitelendirmeyin. Her insan değerlidir. İçinizdeki acımasız iç sese kulak asmayın lütfen
Silİnceliğinizden dolayı, teşekkür ederim.
SilDenemeden vazgeçmek değil de, denemekten vazgeçmek diyelim. Bazı şeyler için denemek yetmez. Kendimi nitelemedim yani sadece var olanı ifade ettim ve değerlerin çürüdüğü bu dönemde değerli olan da farklılaştı maalesef.
oooooo sen sağlam döndün aramızaaaa :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, güzel dostum. Açığı kapatıp, sizinle özlem gidermeliyim bir an önce :)
SilO zaman hiç bir zamanı öldürmemek dileği ile,
YanıtlaSilsevgilerle yaşamla kalın ;)
Bilmukabele efendim, sevgilerle :)
Sil