13 Aralık 2017 Çarşamba

Oğuz Ağabeye...


Sahi, tek bir tebessümde neler saklar insan?  O derin buğulu bakışlar, kaç ömre sığacak yükler taşır? Bir Aralık günü göçüp gittiğinde ve ben seni yine bir aralık günü okuduğumda, insanın nasıl çürüdüğünü anladım Oğuz Ağabey. Senin tanıklığında izledim, nasıl da tükenip gittiğini umudun. Bizler bu dünyanın sahipsiz çocuklarıyız. Bizler oyunun ve sahnenin dışından, kırık hayatlarıyla dalga geçen acımasız münekkidleriz. Sen de Kafka'yı seversin bilirim. Çünkü bilirsin benim gibi, biz edebiyattan ibaretiz.
Bat dünya bat!

Takvimler 12 Ekim 1934 tarihini gösterdiğinde, Mebus Cemil Bey ve Muallim Muazzez Hanım'ın ilk çocukları Oğuz dünyaya gelir. Oğuz, kara ekmek ve milletler savaşı içinde, Ankara'da geçen çocukluk yıllarında, geleceğin umutsuz bireylerinden birine dönüşecektir. Bir de üstüne üstlük, Lise ve Üniversitede Gogol, Gonçarov ve Dostoyevski gibi deli dahilerle de tanışınca hayatı kökten değişecektir.

Oyunlarla yaşayan bir insan için, gerçeklik bir işkence alanıdır. Sınırlarını bilmediği ve her daim aştığı için, mutlak bir ızdıraba mahkumdur. Başkalarının hayatları ve yaşayışları, her daim muammadır onun için. Bunu çözme çabası ve yaşama yabancılaşmışlığı, onu sonsuz bir kaosun içine sürükler.

Tehlikeli Oyunların başladığı yer de burasıdır. Kalabalıklarda kimliğini yitirmiş kişi, yeniden kazanmanın ince hesaplarını yapar. Sinsice planlar ve entrikalar. Fakat insan anlamasa da, sırf aidiyet ihtiyacından kendini bir role ve şekle büründürür. Oyunların içeriği ise, rolünün kalıbına, keyfine göre hükmetmektir. Ulvi amaçları ve idealleri vardır en nihayetinde.

Oysa, yürüyeceği yolu bilmez aslında. Öylece havaya bakarak, ilerler sadece. Ve neticede önüne engeller çıkıverir. Engellerin onu bu denli zorlamasının sebebi de, engellere rağmen hala ideallerinden ödün vermemesidir.  Bu süreç öylesine yıpratıcıdır ki, tutunamaz hiç bir insana ve zamana. Savrulur gider tarihin tozlu raflarında bir başına. 
Ve döner der ki onlara;

Canım insanlar! sonunda bana, bunu da yaptınız.


18 yorum:

  1. benim de en sevdiğim. hele de, korkuyu beklerken kitabı. kendisi elektrik, su faturasını filan ödemeyi bile bilmezmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak, bunu bilmiyordum işte. Teşekkür ederim bilgi için :)

      Sil
  2. Yalnız yakışıklı adammış:-)
    Okumak kısmet olmadı henüz. Aklımda ama.
    Bir de bir not iletmek isterim. Blog şeklini bayağ değiştirdiniz, güzel de oldu, lakin yazıyı ortalayarak yazmak okumayı güçleştiriyor sanki.En azından benim için öyle. Bir kaç kişiye daha sorun isterseniz. Gözlerim sağa gidiyor sonra hemen ortaya geliyor filan, kafam karışıyor:-) Bir iki arkadaş daha var öyle, onlara da söyleyeceğim.
    Selamlar,

    "Bat dünya bat" ne iyi bir laf dünya için:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle, yakışıklı ve karizmatik :)
      Okumanızı şiddetle tavsiye ederim, hayatın yorumlayışınız bile değişecek :)
      Ayrıca önerinizi ben de düşünüyordum ama net değildim. Dikkate aldım ve değiştirdim, teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş. ''Oğuz Atay okumalıyım'' dedirtti :) Kalemine sağlık... Selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım okur ve keşfedersiniz. Çok teşekkürler, hürmetler :)

      Sil
  4. Kafa dergisiydi sanıyorum biyografisini okumuştum. oldukça ilgimi çekmişti.

    YanıtlaSil
  5. ''Oyunlarla yaşayan bir insan için, gerçeklik bir işkence alanıdır.'' Vurucu bir cümle...

    YanıtlaSil
  6. ah Selim Işık geliyor aklıma her Oğuz Atay gördüğümde.. Oğuzcuğum Atay oturup beni yazmış gibi hissetmiştim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size katılıyorum, sonumuz aynı olmaz umarım :)
      Sevgiler :)

      Sil
  7. Oğuz Atay en çok sevdiklerimden. Korkuyu Beklerken özellikle muhteşem bir kitaptı. Her konudan biraz ve hayatın özeti gibi. Bu düzmece oyun sona ermeli diye bir sözü vardı, belki de tehlikeli oyunlar sona ermiştir onun için. "Çünkü bilirsin benim gibi, biz edebiyattan ibaretiz." Ne güzel anlatmışsın, kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karşılaştırmalı Edebiyat adında seçmeli bir dersimizde Korkuyu Beklerken kitabını işledik. Selda Uygur hocam sağolsun, öyle güzel noktaları görmemizi sağladı ki, koca bir dünya keşfettik. Ben de naçizane bir Oğuz Atay okuru olarak, yazabildiysem ne mutlu. Sevgiler :)

      Sil
  8. Kitapları okunmalı :) Ne güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  9. Kitabini okudum mu hatirlayamadim. Yurtdisinda yasayinca çok kolay olmuyor Türkce kitaplar okumak.

    YanıtlaSil