Öyle çok öldüm ki, yaşamanın adı kaldı geride
Kendisi ırak illerin kıyılarında sürgün
Hangi çağ anlayabilir benim derdimi
Hangi sevda merhem olur yarama
Kıtalar boyu sürüklenen tektonik sancılar
Arz-ı hal edilen binbir köprülü çile
Gel de kurtar ellerimden akan kanı
Aktığı yerde beden bulmasın diye
Çürüyen kemikler yığılmış önümde
Tutuşan başlıklarda büyük puntolarla
Özgürlük geliyor satır aralarına
Mısralar kanat çırpıyor ardından
Sen oluveriyor gömdüğüm tüm kadınlar
Bilincimin kilitleri aşınmış
Öfkemin tüm sınırları umarsızca aşılmış
Pervasız gönlümün iklimi kurak
Buralarda bir sen varsın işte
Bir de yıldızlı gecelerde sarkıttığım
Yapayalnız duvak
Doyamıyor şu apansız gecenin sesleri
Kırılıyor en hassas yerinden
Öylece seriliyor iyi mi, kötü mü
Sallanıyorum tut ellerimden
Duru nehirlerinde arındır dilimi
Arıt şu derin kuyularında benliğimi
Sana uzanan yollar kapalı diyordu
Güvercin kanadında savrulan süreya
Canım, hiç olur mu öyle şey
Hiç kapanır mı cennete açılan yol
Yalnızca ben kaldım bu sofada
Bir de yalanlarla serpilen yaşam
Öyle çok oldum ki ben
Oluşumda bir anlam aradılar
Yokluğum keramet sayıldı
Pirler dilinde, evliyalar elinde
Evlerine çınarlar dikildi
Bahçelerinde 40'lanan deliler
Bense geçip gittim yanlarından
Gözlerimde yas içinde veliler
Ölüm bile aşıp geçti üzerimden
Geriye kalan bir sensin işte
Bir de uzayıp giden geceler...
Dinlemek için:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder