Anılar nehir misali içimden akıp geçiyor ve ben dibinden kum çalarak, unutmaya çalışıyorum. Ne söylesem pas döküyor, dilimin ucunda küfre dönüyor. Nereye gitsem gideyim, hamal misali yük ettiğim anılar ardım sıra geliyor. Vücudumu bir yele teslim etsem geçerdi belki acılar, ırak yerlerin sürgününde tozlu albümlerde kalırdı belki hissettiklerim. İsimler, şarkılar ve göğüs kafesimde ağır aksak yükselip içimi yakan o derin sızı. Bir kadını sevdim, o beni görmedi; şiirler söyledim, işitmedi. Duyumsadığım her şeyde ondan izler buldum; iman ettim, kelimelerimi kurban ettim. Kanlı kırbaçlar indirdim, ki anlamın müphem eziyeti dinsin. Yağmurlar yağdı sokağına, güneşler yaktı ve insanlar bihaber açtı kapılarını sabaha. Geceden kalma yangınlar yandı, ıhlamur ağacı altında hoş kokulu ölüler uyandı, eksik kalan kim varsa siyaha boyandı ama umut dediğin bizlere uğramadı.
Resim: Evgeny Lushpin - Magic Evening(2010)
Her cümlesi değil, her kelimesi özenle seçilmiş gibi. Yoğun bir imge seli yazınızı hızlıca okuyup geçmeye izin vermiyor. Sarıyor ve dur, yavaş yavaş hissederek oku diyor.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, ihya ettiniz :)
SilUmut olmasa halimiz nice olurdu, umut bize uğrasın bence...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş, kalemine sağlık ♥
Ah o umut değil mi bunları yazdıran :)
SilSevgiler.
Bazen görülmek ve işitilmek her şeyi başlatacak sanıyoruz ama kim bilir belki de bir son olacak farkında değiliz. Bazen kavuşunca da biter umutlar.
YanıtlaSilBazen...
SilUmut uğrar, bazen nazlanır, bazen biraz daha ısrar edilsin ister. Ama mutlaka bir kenarda ortaya çıkacağı doğru anı bekler..
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için, sevgiler :)
SilYazi da resim decok güzel 😊
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😊
YanıtlaSil