25 Kasım 2020 Çarşamba

Bir Günlüğün Delisi - 1

Sadece içimi dökeceğim, gündelik konuşma havasında bir yazı kaleme almak istedim. Ağdalı cümleler, büyük iddaalar yerine daha sıradan olabilmek ve samimiyeti paylaşmak.

Hayata dair ne düşünürsünüz bilemem ama Covid-19, ekonomik sorunlar, politik oyunlar, doğa ve hayvanlara gösterilen vahşi tavır, sosyal ilişkilerin gitgide riyakarlaşması ve konuşmanın her geçen gün anlamını yitirmesi -gerçi bu konuda kararsızım- ve yaklaşan küresel ısınmanın öncü felaketlerinin yarattığı endişe. 

İstanbul'da yaşayan bir insan olarak su sorununu bekliyorum daima. İstanbul, bu kadar kontrolsüz bir yerleşimin oluşturduğu talebi karşılamak için yeterli suya sahip değil. Zaten Türkiye genel itibariyle su fakiri ülke adayı iken,   uygulanan yanlış tarım-iskan politikaları ve suyu koruma adına alınmayan önlemler olanı da tüketti. İstanbul'un yarası ise daha büyük. Şu anda yaşanmaya başlanan su sorunu sadece başlangıç. Daha kötüleri gelecek maalesef... 

Bir de beklenen büyük İstanbul depremi var ki, milyonlarca insanın hayatı söz konusu. Buna rağmen kimsenin gerçekten konuyu umursadığını düşünüyor musunuz? İzmir'de yaşanan elim deprem sonrasında da şahit olduk; deprem yaşanır, birkaç gün insanlar konuşur, jeoloji konusunda uzman isimler tarih verir ve konu kapanır. Bir dahaki depreme kadar kimsenin umurunda olmaz.

Halbuki, deprem dediğimiz hayatın bir gerçeği. Yaşayan bir gezegende deprem zorunludur, aksi taktirde gezegen ölü demektir. Ayrıca Türkiye'nin deprem kuşağında olduğu da biliniyorken, bu konuda daha yapıcı, daha samimi adımlar atmak gerekmez mi? Karşımızdaki tablo gerekmediği kanaatinin hakim olduğunu gösteriyor. Ateş ocağa düşmedikçe de kimsenin umurunda olacak mı? Ocağı kül etse bile acılarımızı bile yitirdik, onlar bile bize ait değil, onlara bile yabancılaştık...

Ekonomik sorunlar, insanları yaşamdan soğutuyor. Bir ekmek bile gramajı devamlı düşürüldüğü halde satın alınması zorlaşır noktaya geldi. İşsizlik, iltimasla yok edilen liyakat, adaletsizlik, kadına şiddetin durmadan artması, güvenin ortadan kalkması, politik zeminde sokağın sesinin duyulmayacak hale gelmesi ve çevremizde yükselen savaş naraları. Bilimsel gelişmeleri, toplumsal kalkınmayı ya da kültürel ilerlemeyi beklemek abes değil mi?

Edebiyat acıdan doğmaz; acıdan melodrama doğar. Bize acıyı ballandırarak anlatanların bu samimiyetsizliğin üzerinden mutluluk, haz elde etmesi yeterince açıklayıcı değil mi? 

Ünlüler diye bir seçkin kesim oluştu. Bu saçmalığı modern çağ mı ortaya çıkardı? Ünlü olmak elbette bir değerdir ama birkaç televizyon programında gördüklerim iç karartıcıydı. Sözgelimi, ulusal bir kanalda yayınlanan talk show programında ünlülerin handiyse Olimpos tanrıları misali yansıtılması aklıma eskileri getirdi. Kemal Sunal, Barış Manço, Müşfik Kenter, Zeki Müren, Neşet Ertaş ya da Yaşar Kemal'i bu tutum içinde hayal bile edemeyiz. Onları biz yarattık canlar; suç bizlerin...

Geleceğimiz yok, umudumuz yok, yaşama sadece başka bir şansımız olmadığı için bağlanmak hayatı güzel kılmaz. Güzel dediğin çaresizliğin vücut bulduğu bir kaçış noktası olmamalı; eyvallah, kaçışımız olmasa bile en azından güzelliği bundan ibaret görmeyelim. Ufkumuzu geniş tutmazsak para pulla da güzele ulaşamayız(mı acaba?) Tek gerçek değer paradır dostlarım, para dediğimiz yegane ölçüttür insana dair. Bunu duymak hoş olmayabilir, lakin hakikat, biz gözlerimizi kapattığımızda da halen orada bekliyordur, değil mi?  

Çağımız entelin öldüğü, tozlu raflardaki cilt cilt kitabın arasına gömüldüğü; cehaletin omuzlarda yüceltildiği bir yıkım çağı. Yıkılanların yerine yenileri gelene kadar her şey yıkılacak. Tüm bildiklerimiz, bütün kabullerimiz, dünyaya dair gördüklerimiz solacak ve yerinde yenileri açacak. Bunların güzel olacağını, iyilikle donatılacağın iddaa edemem. Belki de insan dediğimiz türün kendisi bile yalan olacak. Kadim bir anlatının öznesi olarak tarihe karışacak, yani olan olacak; bu kaçınılmaz...


Çok uzatmayayım, bu da bir serinin başlangıcı olur umarım. Eğer sizler de iştirak etmek isterseniz yorumlara beklerim. Sevgilerimle...



25 yorum:

  1. Düşünceleriniz bir çoğumuzun bildikleri veya aklından geçen şeyler..
    Dünyanın sonuna yaklaşıyoruz Kur-an bunu asırlar evvel haber vermiş kıyametin alametlerini anlatmış olmasına ve tam da son alametleri yaşadığımız döneme ulaşmış olmamıza rağmen pek çok az insanın ahireti için gayret gösterdiğini biliyoruz,insanlar asırlardır kıyametini önemsemiyor küresel ısınma gibi durumları nasıl önemsesin ki?
    Bir kaç ay evvel bu sorunlar uykumu kaçırıyordu şimdilerde ise tek derdim Allah ile olan ilişkimi düzeltmek çünkü evet öleceğiz iyle ya da böyle en azından dünyaya gelme sebebimi unutmadan hazırlığımı yapması istiyorum.
    Elimde olanlarla günü daha sakin geçirmeye çalışıyorum,bana ihtiyacı olanlar onlar için gerçekten önemli olduğum insanlarla vakit geçiriyorum yardim etmeye çalışıyorum ve geri kalan ne varsa hepsini Allah'a bırakıyorum.
    Sonuçta ben faniyim gücüm de çapım da belli.
    Evvela biz bizi yaradana karşı yapmamız gerekenleri yapalım Allah muhakkak gayretimizi zayi etmeyecek.
    Dünya Onun en iyisini O bilir ve ne gerekiyorsa yapar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah emekleriniz zayi olmaz, selamlar. 🙏

      Sil
  2. Emre selam..offf evet çok haklısın..anlıyorum..ben kendi adıma yazıcam..ben senin yazdıklarını çevremde görüp sinir olmsmsk için gülmeyi tercih ediyorum..yani çoğu zaman..yani evet bu da trajik..düşünsene kaos bi finans dünyası içindeyim..öyle minnoş değil..zor be emre..bende bi içimi döktüm iyioldu:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İç dökmeye vesile olduysam ne mutlu, saygılar. 🙏

      Sil
  3. Hislerime tercüman olmuşsun denir ya öyle bir iç döküş olmuş Emreciğim.
    Maalesef su da, deprem de çok endişelenmemizi gerektiriyor. Bir gün su akmasa çıldırıyoruz mecazi anlamda da olsa hele böyle covid filan varken ne yaparız? Depreme gelince öyle çaresiz hissediyorum ki, dediğin gibi ancak çok parası olan, ünlü dizi oyuncusu, ünlü şarkıcı filansan, böyle milyarlık müstakil villalarda oturuyorsan belki geceleyin başını yastığa koyduğunda için rahattır. Yoksa iki artı bir, üç artı bir müteahhit evleri ki, o bir avuç zengin dışında herkes onlarda oturuyor yani....korkunun ecele faydası da yok, başımıza gelecek ve hiçbir şey yapamayacağız, ölenler daha şanslı olacak belki de çünkü geride kalanlar yakınlarını, sevdiklerini kaybetmenin acısıyla her gün, her gün ölecekler:( valla bol parası olan fay hattından uzak ülkelere kaçsın derim yapabiliyorsa...Orta Avrupa olur, Brezilya'nın doğusu olur, ABD'nin doğusu olur..haritadan baksın. Yoksa belli yıkılacak yani...sadece evin sağlam olması da yetmiyor ki, iş yerin de sağlam olacak, okula gidiyorsa okulun sağlam olacak...bir de hayvanlara zulüm yani kadına, çocuğa zulümden kurtulamadık en masum, en korunmasızlara da sıra geldi:( insan neslinin tükenmesi gerekiyor çünkü iyi insanlar yetmiyor diğerlerini kötülerden korumaya:( toptan bu nesil tükensin...belki böyle biyonik insan çıkar Terminatör filmindeki gibi, hayvanlara, doğaya bir kötülük yapmaz hiç değilse...
    uzun oldu yorumum kusura bakma

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah abla, hepimizin hayata dair kaygı ve şikayetleri var, birbirimizi de dinlemezsek kiminle konuşacağız? Hürmetler. 🙏

      Sil
  4. Kapitalist sistem,bize insan olduğumu unutturdu.Her şekilde bir delik bulup yaşamaya çalıştıkça bu sistem,olumsuzluklar devam eder diye düşünüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapitalizm ile ilgili de bir yazı yazacağım. Buna orada değinmeyi düşünüyorum. Yazıya denk gelirseniz yorumlarda konuşuruz. 🙏 🍀

      Sil
  5. insan bazen boşa kürek çektiğini düşünüyor. sadece senin ya da ailenin ekonomik ve kültürel refahı insanı mutlu etmeye yetmiyor. tabii burada sözünü ettiğim gerçek insan. her iki ayaklıyı insan vasfında tanımlamak olmuyor çünkü insani pek çok duygudan yoksunlar. bu sistemin değişmesi için dişlinin arasına demir leblebi olarak girmeyi denemekten başka çaremiz yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef çok haklısınız, elekten geçip azalarak devam ediyoruz yola...

      Sil
  6. Hangi birine yanalım değil mi? Duyarlı bir insan tüm bunları tek tek düşünür düşünmesine de, elinden bir şey gelmeyişine kahrolur. Deprem gerçeği misal, bu kez her zamankinden daha çabuk unutuldu. Sanırsın bir daha hiç olmayacak, öyle bir rahatlık. Ah Emre, para da her şeyi çözemez oldu pandemide. Millet yiyip içip dünyayı gezemiyor misal. Para ile aşısını alması yasak. Velhasıl geniş çapta bir tartışma konusu açmışsın ve çok da güzel girizgah yapmışsın: Devasa sorunlar silsilesi
    İkinci bölümde görüşmek üzere, eline sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duyarlılığın zorlanması beraberinde duyarsızlığı getiriyor. Bakalım gelecek günler bizlere neler gösterecek...

      Selamlar 🙏🍀

      Sil
  7. Öyle resmen günü kurtarıyoruz, anlık yaşıyoruz. Çok haklısın. Kalemine sağlık. Rabbim milletimize akıl fikir versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günü kurtarıyoruz evet, anın hesabındayız. Dualarımız bir, teşekkür ederim. 🙏🍀

      Sil
  8. oyy olsuun umutlu olalım gelecek için, deprem aman haa en korkuncu o şimdi istanbuldaaa, ekonomi ise en büyük sorunumuz ama olsuun güzel gelecek düşleyelim yine deee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeter ki şu gördüğüm düşten uyanmayayım :)

      Sil
  9. Çivisi çıktı dünyanın diyoruz ya artık bu deyim bile yeterli gelmiyor yaşayıp şahit olduklarımıza :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetmiyor maalesef. Çivisi çıkmadı, çivi kayboldu ayaklarımızın altında...

      Sil
  10. maalesef dediğin gibi görmezden gelince sorun kaybolmuyor... oysa her bir madde öyle iç karartıcı ki..eline sağlık Emre

    YanıtlaSil
  11. Edebiyat acıdan doğmaz; acıdan melodrama doğar.

    O kadar sevdim ki bu cümleyi,çok doğru. Çok güzel dile getirmişsiniz ve özetlemişsiniz aynı zamanda yazınızı sevdim. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim, vesile olabildiysem ne mutlu bana, hürmetler. 🙏🍀

      Sil
  12. Teşekkür ederim, saygılar. 🙏🍀

    YanıtlaSil
  13. Duygularınızı ve düşüncelerinizi çok güzel ifade ediyorsunuz. Sizin gibi olmak isterdim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nezaketiniz için teşekkür ederim. Bol bol okuyup yazmakla iyi bir anlatım dili kazanmanız mümkün, yeter ki emek verin. 🙏🍀

      Sil